Ritüellerin Yok Oluşuna Dair: Günümüzün Bir Topolojisi

Stok Kodu:
9786057066435
Boyut:
13,00 x 19,50 cm
Sayfa Sayısı:
116
Baskı:
3
Basım Tarihi:
Ağustos 2024
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%25 indirimli
159,00TL
119,25TL
9786057066435
426991
Ritüellerin Yok Oluşuna Dair: Günümüzün Bir Topolojisi
Ritüellerin Yok Oluşuna Dair: Günümüzün Bir Topolojisi
119.25
Byung-Chul Han, Ritüellerin Yok Oluşuna Dair'de hem bireysel hem de toplumsal yaşamı yoğun, istikrarlı ve düzenli kılan ritüelleri mercek altına alıyor. Bir yandan yaygınlaşan kolektif narsisizmin ve otantikliğin topluluk aidiyetlerini, diğer yandan da dijitalleşmenin, üretim mantığının ve neoliberal kapitalist küreselleşmenin ritüelleri adım adım ortadan kaldırdığını ve bu durumun hem zaman hem de mekân algımızı tahrip ettiğini öne sürüyor. Her iki dinamiğin de hem insan doğasını hem de bizzat toplumsallığı radikal bir biçimde dönüştürdüğünü gözler önüne sererek tarihsel bir dönemeçte olduğumuza dikkat çekiyor. “Geçiş ritüelleri, hayatı mevsimler gibi yapılandırır. Bir eşikten atlayan kişi hayatın bir evresini kapatmış sayılır ve yeni bir evreye adım atmış olur. Geçiş olarak eşikler, mekân ve zamana ritim ve ifade katar, hatta onları anlatırlar. Derin bir düzen deneyimini mümkün kılarlar. Eşikler, zaman-yoğun geçişlerdir. Günümüzde gittikçe hızlanan geçişler, kesintisiz iletişim ve üretim lehine yırtılmaya maruz kalıyorlar. Dolayısıyla mekân ve zamandan yana yoksullaşıyoruz. Daha fazla mekân ve zaman üretme çabası içinde onları yitiriyoruz. Zaman ve mekân, dilini yitiriyor, suskunlaşıyor. Eşikler konuşur. Eşikler dönüştürür. Eşiğin ötesinde öteki vardır, yabancı vardır. Eşik fantezisi yoksa, eşik büyüsü yoksa, geride bir tek aynılığın cehennemi kalır.” Tanıtım MetniTanıtım Metni
Byung-Chul Han, Ritüellerin Yok Oluşuna Dair'de hem bireysel hem de toplumsal yaşamı yoğun, istikrarlı ve düzenli kılan ritüelleri mercek altına alıyor. Bir yandan yaygınlaşan kolektif narsisizmin ve otantikliğin topluluk aidiyetlerini, diğer yandan da dijitalleşmenin, üretim mantığının ve neoliberal kapitalist küreselleşmenin ritüelleri adım adım ortadan kaldırdığını ve bu durumun hem zaman hem de mekân algımızı tahrip ettiğini öne sürüyor. Her iki dinamiğin de hem insan doğasını hem de bizzat toplumsallığı radikal bir biçimde dönüştürdüğünü gözler önüne sererek tarihsel bir dönemeçte olduğumuza dikkat çekiyor. “Geçiş ritüelleri, hayatı mevsimler gibi yapılandırır. Bir eşikten atlayan kişi hayatın bir evresini kapatmış sayılır ve yeni bir evreye adım atmış olur. Geçiş olarak eşikler, mekân ve zamana ritim ve ifade katar, hatta onları anlatırlar. Derin bir düzen deneyimini mümkün kılarlar. Eşikler, zaman-yoğun geçişlerdir. Günümüzde gittikçe hızlanan geçişler, kesintisiz iletişim ve üretim lehine yırtılmaya maruz kalıyorlar. Dolayısıyla mekân ve zamandan yana yoksullaşıyoruz. Daha fazla mekân ve zaman üretme çabası içinde onları yitiriyoruz. Zaman ve mekân, dilini yitiriyor, suskunlaşıyor. Eşikler konuşur. Eşikler dönüştürür. Eşiğin ötesinde öteki vardır, yabancı vardır. Eşik fantezisi yoksa, eşik büyüsü yoksa, geride bir tek aynılığın cehennemi kalır.” Tanıtım MetniTanıtım Metni
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat