100 Yıl Sonra Türkiye Cumhuriyeti

Stok Kodu:
9786051726625
Boyut:
13,50 x 19,50 cm
Sayfa Sayısı:
448
Baskı:
1
Basım Tarihi:
Nisan 2024
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%25 indirimli
310,00TL
232,50TL
9786051726625
447855
100 Yıl Sonra Türkiye Cumhuriyeti
100 Yıl Sonra Türkiye Cumhuriyeti
232.50
19. yüzyıl geride kalır, dünya devrimlerle çalkalanır, imparatorluklar yıkılır ve cumhuriyetler kurulurken Türkiye de bu tarihsel salınım içinde kendi yolunu arıyordu. Marx'ın tabiriyle ‘katı olan her şeyin buharlaştığı', yeni olanın temsilcilerinin eskinin kabuğundan tazelenmiş bir özgüven ve cüretle gözlerini ufka diktiği bu çağda, mazisi yüz yıllara varan Osmanlı İmparatorluğu içeride iki uğraklı burjuva devriminin ve bir cihan harbinin alevleri içinde kül olmuştu. Tarihe karışan İmparatorluğun şimdi'ye sıçrattığı kıvılcımlardan ise bir Cumhuriyet doğdu. Padişahın tebaasından Cumhuriyetin yurttaşına, Doğu-İslam âleminin medeniyetinden kapitalist-Batı dünyasının uygarlığına “geçiş”in coşkularına, atılımlarına ve süratine matemler, duraksamalar ve yavaşlamalar eşlik etti. Farklı yönsemeler ve zamansallıklarla süregiden, varış yeri ancak ve sadece sınıf mücadeleleri tarafından tayin edilebilecek olan 100 yıllık bir yolculuk olarak sürüyor Cumhuriyet. Cumhuriyet, yolculuğun bazı uğraklarında Nâzım Hikmet'in dizelerindeki gibi: şöyle ferah, şöyle yiğitçe koşarken / kapana tutulmuş gibi oluyor insanın ayağı.” Bazı uğraklarında ise Hobbes'un Leviathan'ı gibi. Bazı uğraklarında derinliklerinden yükselen dalgalarla bir “sosyal cumhuriyet”e erişme belirtileri gösteren, bazı uğraklarında yukarıdan gelen basınçlarla kendi dibine çökme emareleri sergileyen bir Cumhuriyet, bizimkisi. 100 Yıl Sonra Türkiye Cumhuriyeti, memleketimizin ilk asrına teorik tartışmanın zenginliği, soyutlamanın şiddeti, üzerine ışık düşürülen olguların şaşırtıcılığı ve bilimsel emeğin sabrıyla bakıyor. Tanıtım MetniTanıtım Metni
19. yüzyıl geride kalır, dünya devrimlerle çalkalanır, imparatorluklar yıkılır ve cumhuriyetler kurulurken Türkiye de bu tarihsel salınım içinde kendi yolunu arıyordu. Marx'ın tabiriyle ‘katı olan her şeyin buharlaştığı', yeni olanın temsilcilerinin eskinin kabuğundan tazelenmiş bir özgüven ve cüretle gözlerini ufka diktiği bu çağda, mazisi yüz yıllara varan Osmanlı İmparatorluğu içeride iki uğraklı burjuva devriminin ve bir cihan harbinin alevleri içinde kül olmuştu. Tarihe karışan İmparatorluğun şimdi'ye sıçrattığı kıvılcımlardan ise bir Cumhuriyet doğdu. Padişahın tebaasından Cumhuriyetin yurttaşına, Doğu-İslam âleminin medeniyetinden kapitalist-Batı dünyasının uygarlığına “geçiş”in coşkularına, atılımlarına ve süratine matemler, duraksamalar ve yavaşlamalar eşlik etti. Farklı yönsemeler ve zamansallıklarla süregiden, varış yeri ancak ve sadece sınıf mücadeleleri tarafından tayin edilebilecek olan 100 yıllık bir yolculuk olarak sürüyor Cumhuriyet. Cumhuriyet, yolculuğun bazı uğraklarında Nâzım Hikmet'in dizelerindeki gibi: şöyle ferah, şöyle yiğitçe koşarken / kapana tutulmuş gibi oluyor insanın ayağı.” Bazı uğraklarında ise Hobbes'un Leviathan'ı gibi. Bazı uğraklarında derinliklerinden yükselen dalgalarla bir “sosyal cumhuriyet”e erişme belirtileri gösteren, bazı uğraklarında yukarıdan gelen basınçlarla kendi dibine çökme emareleri sergileyen bir Cumhuriyet, bizimkisi. 100 Yıl Sonra Türkiye Cumhuriyeti, memleketimizin ilk asrına teorik tartışmanın zenginliği, soyutlamanın şiddeti, üzerine ışık düşürülen olguların şaşırtıcılığı ve bilimsel emeğin sabrıyla bakıyor. Tanıtım MetniTanıtım Metni
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat